Esra Gürbüz – Altın Işıldadığında – Adana

Altın Işıldadığında

Radyo cızırtıyla son hava durumu bültenini verirken şehrin merkezinde bir evin kapısı yavaşça açıldı. Servet kapı aralığında iki karanlık arasında bocaladı, dönecekti, vazgeçti, temkinli adımlarla eve girdi. Hırsızlığı planladığından beri kendinden tiksinişi şimdi geçmişti, artık sadece korkuyordu. Yaşlı tefeci içerideki koltukta uyuyakalmış, horultusu radyodan gelen hava durumu anonsunu bastırıyordu. Arada sadece havanın yarın daha çok soğuyacağını duydu. Çocuklarını düşündü, yalnızca odun parası diye geçirdi içinden, sehpadaki gümüşleri sessizce bez torbasına koydu. Bu kadar kolay olacağını tahmin etmemişti, artık gidebilirdi. Son kez yaşlı tefeciye tiksinerek baktı, adamın kolundaki altın saat dikkatini çekti. Kapıya yöneldiğinde saniyeler içinde bir tefecinin dünyaya ne faydası olabileceğini sorguladı, durdu, geri döndü, cebinden bıçağını çıkardı. Radyoda nihavent makamında bir şarkı başlamıştı.

Gerekçe

Toplumsal gerçekçi bir çerçevede kurulan bu öykü, karakterin iç çatışmasını ve ahlaki sorgulamalarını başarılı bir şekilde yansıtıyor. Hırsızlığın zorunluluk mu, fırsatçılık mı olduğu üzerine düşündüren, güzel bir anlatı.